Makam Araçları Kimlere Verilir? Bir Hikâyenin İçinden Toplumsal Bir Gerçek
Sıcak Bir Başlangıç: Bir Hikâyeyle Başlayalım
Bazı sorular vardır ki, cevabını sadece kanun maddelerinde değil, hayatın içinde aramak gerekir. “Makam araçları kimlere verilir?” sorusu da onlardan biri… Bu yazıda size soğuk bir mevzuat listesi sunmayacağım. Bunun yerine, sizi küçük bir kasabaya, iki farklı bakış açısının kesiştiği bir hikâyeye götüreceğim. Kahramanlarımız; çözüm odaklılığıyla tanınan Ali Bey ve insan ilişkilerindeki derin sezgileriyle öne çıkan Elif Hanım. İkisi de aynı kurumda çalışıyor ve makam aracı meselesi, onların yollarını kesiştiriyor.
Ali Bey’in Düzeni: Strateji ve Sorumluluk
Ali Bey, belediyede 20 yıldır görev yapan bir daire başkanı. Hayatında her şey planlıdır; attığı her adımda bir mantık, verdiği her kararda bir strateji vardır. Onun gözünde makam aracı, bir statü göstergesi değil, verimliliğin bir aracıdır.
“Bir yönetici, zamanını en verimli şekilde kullanmalı. Toplantıdan toplantıya koşarken şoförle uğraşmamalı. Makam aracı bunun için var.” der her fırsatta.
Ali Bey’e göre makam araçları, görev ve sorumlulukları kritik düzeyde olan kişilere verilmelidir. Belediye başkanları, valiler, emniyet müdürleri, daire başkanları… Yani yöneticilik düzeyinde karar alma ve temsil sorumluluğu taşıyanlar. Bu araçlar, devletin temsil gücünü artırır, kamu hizmetinin aksamadan yürütülmesini sağlar. Onun stratejik dünyasında her şey gayet nettir.
Elif Hanım’ın Hikâyesi: Empatiyle Büyüyen Sorgulama
Elif Hanım ise aynı kurumda sosyal hizmetler biriminde çalışır. İnsanların hikâyelerini dinlemeden karar vermez. Ona göre makam araçları sadece görev tanımına göre değil, adalet ve ihtiyaç ilkesiyle de değerlendirilmelidir.
Bir gün işe giderken belediyenin önünde park etmiş siyah bir makam aracı dikkatini çeker. O araç, yeni atanan bir şube müdürüne tahsis edilmiştir. “Güzel” der içinden, “Ama bizim sosyal hizmet ekibi köy köy dolaşırken hâlâ minibüs bulamıyor. Bu adil mi?”
Elif Hanım için mesele sadece kimin makam aracı aldığı değil, o aracın toplum için neye hizmet ettiğidir. Bir yöneticinin toplantıya 10 dakika erken gitmesi mi daha önemlidir, yoksa yaşlılara erzak taşıyan bir ekibin yollarda zaman kaybetmemesi mi?
İki Dünya, Tek Gerçek: Sorumluluk ve Toplumsal Fayda
Zamanla Ali Bey ve Elif Hanım’ın yolları kesişir. Belediye meclisinde yapılan bir toplantıda konu gündeme gelir: “Makam araçları kimlere verilmeli?”
Ali Bey mikrofonu alır:
“Yöneticiler stratejik kararların merkezindedir. Zamanları değerlidir. Makam aracı bu zamanı korumak içindir.”
Ardından Elif söz alır:
“Evet ama unutmamalıyız ki, her makamın değeri temsil ettiği topluma hizmetle ölçülür. Eğer araçlar sadece unvanlara göre dağıtılıyorsa, toplumun gerçek ihtiyaçlarını gözden kaçırabiliriz.”
O anda salonda bir sessizlik olur. Herkes iki bakış açısının da haklı olduğunu fark eder. Çünkü gerçekte makam araçları hem temsil ve yönetim sorumluluğu taşıyanlara hem de kamusal fayda sağlayan kritik görevlere tahsis edilmelidir. Bu liste genellikle şunları kapsar:
Cumhurbaşkanı, bakanlar ve milletvekilleri
Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları
Emniyet müdürleri, komutanlar
Üst düzey kamu yöneticileri
Bazı özel görevlerdeki kamu personeli (örneğin sağlık veya acil müdahale ekipleri)
Ancak uygulamanın adil, ihtiyaç odaklı ve şeffaf olması da en az liste kadar önemlidir.
Bir Hikâyenin Sonu, Bir Tartışmanın Başlangıcı
Toplantı bitiminde Ali Bey ve Elif Hanım belediye kapısında yan yana yürürken gülümser. İkisi de haklıdır çünkü biri sistemin sürdürülebilirliğini, diğeri ise insanın önceliğini savunmuştur. O gün anlarlar ki mesele, makam aracı verilip verilmemesi değil, kime, neden ve nasıl verildiğidir.
Belki de bu yüzden bazı soruların tek bir cevabı yoktur. Tıpkı bu hikâyedeki gibi, çözüm de empatiyle stratejinin ortasında bir yerdedir.
Söz Sırası Sizde
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Makam araçları sadece üst düzey yöneticilere mi tahsis edilmeli, yoksa ihtiyaç temelli bir yaklaşım mı benimsenmeli?
Yorumlarda fikirlerinizi paylaşın, belki bu tartışmanın devamı da sizin kelimelerinizle şekillenir. Çünkü bazı sorular, en güzel cevabını birlikte aranırken bulur.